|
Riskli gebelik
Hamilelik anne ve doğacak bebeğin anne karnında sahip olduğu bir takım riskler içerebilir. Her gebelik riskli ya da problemli geçecek diye bir kaide yoktur ancak anne veya bebek hayatını riske atabilecek bir takım riskler her zaman mevcuttur ve bunlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle düzenli takipler gebelik sırasında ortaya çıkabilecek bir çok problemi önlemekte önemlidir.
Gebeliği riskli sınıfına sokan etkenler gebe kalmayı planlayan annede, gebelik öncesinde de olabileceği gibi, 40 haftalık hamilelik süresinin herhangi bir zamanında ortaya çıkabilir. Bu nedenle bir anne adayının hamile kalmayı planladığı dönemlerde doktora müracaatı önemlidir. Çünkü riskli gebeliğin takibi, normal gebelik takibinden farklılıklar içerir ve sıkı takip gerektirir.
Gebe kalmayı planlayan bir kadın başvurduğunda yaş, önceden gebelik geçirip geçirmediği, ilk adet yaşı, adet düzeni, bilinen hastalıklar, eşiyle akrabalık durumu, geçirilmiş ameliyatlar, cinsel ilişki durumu, varsa problemler, sigara, alkol kullanıp kullanmadığı sorgulanır. Bu sorulara alınan bir takım yanıtlar hekimi riskli gebelik takibi açısından uyarmış olur. Daha sonra tansiyon ölçülür. Tansiyon yüksekliği çok önemli olup yaşam tarzı değişikliği, beslenme alışkanlığı düzenlemeyi, spor veya fiziksel aktiviteleri yapmayı gerektirebilir. Bazı durumlarda ilaç kullanmayı bile gerektirecek dirençli tansiyon yüksekliği olabilir. boy ve kilo ölçümü gebelik takibi sırasında kaç kilo alındığını ya da verildiğini takip etmemizde önemlidir. Daha sonra laboratuar ölçümleri gerekir. burada idrar testi, kan sayımı, kan şekeri, tiroid hormonları bakılır. Kan grubu bilinmiyorsa tespit edilir.
Şeker hastalığı gebeliklerin yaklaşık yüzde beşinde görülür. Gebelikten önce ya da gebelikte ortaya çıkan şeker hastalığı olarak ikiye ayrılır. Bu durum takipler ve tedavi şeklini de değiştirir. Gebelik sırasında anne kanında şekerin yüksek olmasıyla bebeğin de kan şeker düzeyi yüksek seyreder ve bu durum bebeğin akciğerlerinin gelişmemesi, kalp ve sinir hastalıkları ile bebekte aşırı kilo almaya neden olur. Bebek aşırı kilo aldığı için sezaryenle doğum gerekebilir, ki bu pek de istenmeyen bir durumdur. Tüm bu ihtimaller gebelik sırasındaki takipler ile önlenebilir. Gebelik sırasındaki kan şekeri takipleri, beslenme düzeni ve insülin tedavisinin düzenli kullanılması çok önemlidir. 24-28. haftalar arasında yapılacak 75 gr şeker yükleme testi ile gebelik ve diyabet hastalığı teşhisi konulabilmektedir. Bu haftalar arasında bütün gebelere diyabet taraması yapılmaktadır.
Gebelikte tiroid bezinin az çalışması ya da aşırı çalışması önemlidir. Bu durumlar tedavi edilmelidir. Tiroid bezinin normal düzeylerde çalışıyor olması bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişimi için oldukça önemlidir. Hipertiroidi tiroid bezinin aşırı çalışması, hipotiroidi ise az çalışması demektir. Her iki durum da uzman hekim tarafından tedavi gerektirir.
Gebelerin yaklaşık tüzde 10’unda tansiyon yüksekliği görülür. Bunların büyük çoğunluğu gebeliğe bağlı gelişir. Yani gebe olmadığında tansiyonları normal olup gebelik sırasında tansiyon değerleri yükselir. Buna gebelik zehirlenmesi de denir. Gebelik zehirlenmesi bazı durumlarda anne hayatını da tehlikeye sokabileceği için tansiyon yüksekliğinin gebelikte takibi oldukça önemlidir.
Gebeliğin 20. haftasından önce gelişen tansiyon yüksekliği, tansiyon ilaçlarının kullanılması ile altta yatan başka bir hastalık yoksa çoğu zaman sorunsuz geçebilmektedir. 20. haftadan sonra tansiyon yükselmesi durumunda gebelik zehirlenmesi açısından yakın takip gerekir. İdrar tahlili ile teşhis kesinleştirilir. Buna göre de gebelik zehirlenmesi hafif ve şiddetli sınıflarına ayrılır. Her iki durumda da gebeliğin haftası göz önüne alınır. Bebeğin akciğerlerinin geliştiği konusunda bir şüphe yok ve 36 haftanın üstündeki gebelikler daha fazla sürdürülmez, bebek doğurtulur. 36 haftanın altında ise bebeğin akciğerleri gelişmemiş olduğu için gebelik zehirlenmesinin derecesine göre karar verilir. Hafif ise takip ve bebeğin akciğerlerinin gelişimi için gerekli tedavi uygulanabilir. Ağır ise anne hayatını da riske atmamak gerekir ve doğum kararı alınır. Bebeğin küvöze gitme ihtimali yüksektir. Gebelik zehirlenmesi annede baş ağrısı, görmede bulanıklık, karın ağrısı, tansiyon yüksekliği hatta annenin nöbet geçirmesine neden olabilir. Bebekte ise suyun azalması, gelişme geriliği, akciğerlerinin yeterli olgunluğa erişememesi, bebek hareketlerinde azalma gibi sıkıntılar doğabilir. Bebeğin kalp atışları yavaşlayabilir. Plasenta adı verilen bebeğin eşi erken ayrılabilir. Bu gibi her durum ciddi olarak kabul edilmelidir.
Gebeliğin 20-22. haftaya veya bebeğin 500gr’a ulaşmasından önceki zamanda gebeliğin sonlanması düşük olarak adlandırılır. Düşük riski gebelikte korkulan durumlardan biridir. Vajinal kanama, parça düşürme gibi şikayetler düşük belirtisidir. Daha önce hissedilen bebek hareketlerinin bir süredir hissedilemiyor olması da düşük olma ihtimalini hatırlatır. Bu kanama miktarı ve bebeğin kalp atışlarının hala olup olmaması tedavide ne yapılacağı konusunda hekimi yönlendirir. Bazı kanamalar yatak istirahati ile durur ve gebelik normal seyrinde devam edebilirken bazı kanamalar küretaj gerektirebilir.
20-22. haftadan sonra olan kanamalar doğum öncesi kanamalar olarak adlandırılır. Bu kanamalar bebeğin kaybı kadar anne hayatını da tehlikeye atabileceğinden daha risklidir. Bu kanamalar doğumun başladığını haber veren nişan gelmesi şeklindeki hafif pembemsi kanamalar olabileceği gibi varisler, kitleler, plasentanın rahimden ayrılması(dekolman plasenta) veya plasentanın rahim ağzının üzerine yerleşmesi(plasenta previa) gibi daha ciddi nedenlerden de meydana gelebilir. Nedeni her ne olursa olsun gebelikteki bütün vajinal kanamalar acildir ve hastaneye başvurmayı gerektirir.
Tüm hakları saklıdır © 2014. / Tasarım Ajansweb